AİLE HEKİMLİĞİ SİSTEMİ GÜÇLENDİRİLİYOR
Sağlık Bakanlığı’nca yapılan düzenlemeyle, aile hekimi başına düşen nüfus 4 binden 3 bin 500'e indirildi, lohusa izlemleri de hamile, bebek, çocuk izlemlerinde olduğu gibi aile hekimlerinin yakın takip etmesi gereken kriterler arasına alındı.
Yeni düzenleme hakkında haber ekibimize açıklamalarda bulunan Düzce 12 Nolu Aile Sağlığı Merkezi’nde görevli Aile Hekimi Dr. Yaşar Nurullazade, hastalıkların başlangıcını yakalamak adına taramaların hayati önem taşıdığına işaret ederek, “Kronik hastalığı varsa, sendrom belirtisi varsa, patolojik bir durumu varsa ilk muayenesi yapılır. Gerekli tahliller yapıldıktan sonra uzmana yönlendirir. Bağışıklık, gebelik izlemleri gibi çok kapsamlı izlem sürelerimiz var.” dedi.
Aile hekimliği sistemini daha etkili ve verimli hale getirmek amacıyla yeni düzenlemeler devreye sokuluyor. Bu doğrultuda Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik, 30 Ekim 2024 Çarşamba günü Resmî Gazete’de yayımlandı.
1 Kasım 2024 tarihinden itibaren yürürlüğe giren düzenlemeye göre, aile hekimlerinin aylık başarı oranlarının belirlenmesine ilişkin gebe, bebek-çocuk izlemleri gibi kıstaslara "lohusalık" izlemi de eklendi. Aile hekimlerinin bu alanda yaptığı çalışmalar "koruyucu ve önleyici" sağlık hizmetleri olarak tanımlandı. Böylelikle lohusa izlemleri de hamile, bebek, çocuk izlemlerinde olduğu gibi aile hekimlerinin yakın takip etmesi gereken kriterler arasına alınmış oldu. Yönetmelikte, aile hekimlerine aylık yapılan ödemeleri belirleyen kıstaslarda da değişikliğe gidildi. Bu kapsamda, aile hekimi başına düşen nüfus, 4 binden 3 bin 500'e indirildi, nüfusun fazla olduğu bölgelerde yeni aile hekimliklerinin açılması düzenlendi.
Uzmanı merak edilenleri Öncü Haber’e anlattı
Birçok tahlil ve taramanın yapılabildiği aile hekimlikleri, hastanelerin yükünü önemli ölçüde azaltırken, evlerinin yakınındaki aile hekimliğine başvurabilen vatandaşlara da kolaylık sağlıyor.
Öncü Haber ekibi, aile hekimlerine yönelik yeni düzenlemeleri uzmanına sordu. 12 Nolu Aile Sağlığı Merkezi’nde görevli Aile Hekimi Dr. Yaşar Nurullazade, aile hekimliği uygulamasında Düzce’nin pilot il olduğunu ve ilk aile hekimliğinin Düzce’de kurulduğunu belirterek, hastaların en kolay ulaşacağı kurumun aile hekimlikleri olduğunun altını çizdi.
Özel hastaların takibinin aile hekimlikleri üzerinden sağlanabileceğini ifade eden Nurullazade, bazı hastaları uzaktan da takip edebildiklerini kaydetti.
“Büyük oranda koruyucu sağlık hizmetleri veriyor”
İlk olarak aile hekimliğinin tanımını yapan ve ne tür hizmetler verdiğine değinen Nurullazade, “Aile hekimliğinin tanımı çok bütüncül. Uzun yıllar önce kurulan önemli bir branş. Tıp alanının uzmanları spesifikleşiyor. Bütünlüğü sağlamak için kuruluyor. İlk aile hekimliği Düzce’de başlıyor. Hastaları 4T ile tedavi, tarama, takip ve taşıyan bütüncül bir bilim dalı. Büyük oranda koruyucu sağlık hizmetleri veriyor. Başka hastalara gitmeden önce aile hekimliğine danışıyorlar. Kronik hastalığı varsa, sendrom belirtisi varsa, patolojik bir durumu varsa ilk muayenesi yapılır. Gerekli tahliller yapıldıktan sonra uzmana yönlendirir. Bağışıklık, gebelik izlemleri gibi çok kapsamlı izlem sürelerimiz var.” dedi.
Düzce’de randevu sistemi yok
Aile hekimliklerine başvurmanın şehirden şehre değişiklik gösterdiğini belirten Nurullazade, Düzce’de randevu sisteminin olmadığını söyleyerek, hastaların ilk ulaşabilecekleri aile hekimliğine direkt gelebileceğini ifade etti.
“Bir insana yapılabilecek tahlillerin yüzde 90’ı yapılabiliyor.” diyerek birçok hastalığın fark edilebildiğini belirten Nurullazade, “Hemogram, biyokimya, tam idrar tetkiki, gaita testi, vitaminlerine, hormonlarına, böbrek fonksiyonlarına, enzimlere bakabiliyoruz. Aile hekimliklerinde genelde röntgen, ultrason, MR gibi cihazlar olmaz. Yapılamayanlar için ilgili bölüme yönlendiriyoruz.” ifadelerini kullandı.
“Hastalıkların başlangıçta tespit edilmesi tedavi edilmesini kolaylaştırıyor”
Aile hekimliğinin yaptığı taramalardan bahseden Nurullazade, kronik hastalıklar için çok önemli olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti: “Taramalar çok önemli. Tıp gelişiyor ama kronik hastalıklarda çok iyi değiliz. Bu açıdan hastalıkların başlangıçta tespit edilmesi tedavi edilmesini kolaylaştırıyor. Kan değerlerine bakıp kabızlığı, yorgunluğu, beslenmesinde bir sıkıntı varsa tiroidi var mı diye şüpheleniyoruz. Test yapıyoruz. Dahiliye uzmanına danışabiliyoruz. Bulaşıcı hastalığı, böbrek yetmezliği gibi hastalıkları olup olmadığını kontrol ediyoruz. Özellikle 30-40 yaşlarımızdaki kadınlarımıza mamografi, KETEM birimlerine yönlendiriyoruz. HPV testi de yapabiliyoruz.”
Rutin kontroller yılda 1 defa yeterli
Aile hekimliklerine başvurma süresinin olmadığını belirten aile hekimi Nurullazade, bazı hastaların durumuna göre 1, 3 veya 6 ayda bir kontrole gelmesi gerektiğini kaydetti. Rutin kontrol için ise yılda 1 kere gelinmesinin yeterli olduğunu söyledi.
“Uzaktan da olsa takibini yapabiliyoruz”
Hasta takibinin aile hekimlikleri açısından önemine değinen Nurullazade, “Hasta takipleri özel hastalara uygulanıyor. Gebe hastaları gebelik süresince aile hekimine muayene olmak zorunda. Çocukların aşıları, boyu gibi takipleri yapıyoruz. Şeker, tansiyon gibi kronik hastalıklar yüksek seyredebiliyor. Onları çağırıyoruz. Kanser hastaları da var. Uzaktan da olsa takibini yapabiliyoruz. Sendromlu çocukları da takip ediyoruz.” ifadelerini kullandı.
“Yazdıramadığı ilacı bizim yazmamızı isteyebiliyor”
Aile hekimi Nurullazade, rapor konusunda vatandaşlara ufak bir uyarı yaparak sözlerine şu şekilde devam etti:
“Raporların büyük bir kısmı aile hekimliğinde. Genel olarak en çok rapor yazabilen, en çok ilaç yazabilen bir branş. Suistimale de açık bu yüzden. Yazdıramadığı ilacı bizim yazmamızı isteyebiliyor. Rapor konusu bizi yoruyor. Ehliyet için geliyorlar. Gözlerini muayene ettirmesi gerekiyor ama burada halletmemizi istiyorlar. Evlilik raporu verilebiliyor. Ehliyet, doğum, ölüm, hastalık, iş görmezlik, akli meleke raporu ve okul raporu, tüfek raporu, spora katılım raporu verebiliyoruz.”
“Tedavi etmek, ilaç yazmak bizim ikinci mertebedeki görevimiz”
Hastalara moral ve desteğin verilmesinin önemli olduğunu söyleyen Nurullazade, “Hekimler olarak sorumluluğumuz hastaları korumak. Tedavi etmek, ilaç yazmak bizim ikinci mertebedeki görevimiz. Hastalara da destek vermeye çalışıyoruz. Örneğin obez hasta. Hiçbir doktor kilo vermek hakkında konuşmamış. Daha sakin saatlerde çağırıyorum, onunla konuşuyorum. Bunu gönüllü olarak yapıyorum. Aile hekimlerinin de yapması gerekir bence. Uzmanlara her alanda danışıyorum. Ya da hastaları uzmanlara gönderiyorum. Sigara bıraktırdığım hastalarım var. Uyuşturucu konusunda da bağımlıklardan kurtulan hastalar var. Aşı yaptırmak istemeyen hastalarımız oluyor, onlarla da konuşuyorum. Koruyucu sağlık hizmetleri tıbbın yüzde 80’ini oluşturan önemli bir dal.” dedi.