1 MAYIS İŞÇİ VE EMEKÇİLER BAYRAMI DÜZCE’DE KUTLANDI
1 Mayıs İşçi ve Emekçiler Bayramı dolayısıyla Düzce’de işçiler, yürüyüş gerçekleştirdi. Düzce Belediyesi’nin önünde toplanan grup daha sonra Anıtpark Meydanı’na yürüdü.

Türk-iş temsilcisi Ali Işık yaptığı konuşmada “Hayat pahalılığına ve vergide adaletsizliğe hayır diyeceğiz… Kamusal hakların gasp edilmesine eğitim ve sağlık hizmetlerinin ticarileştirilmesine karşı eşit ve parasız hizmet hakkı istiyoruz.” açıklamasında bulundu.
Tüm Türkiye’de olduğu gibi 1 Mayıs İşçi ve Emekçiler Bayramı Düzce’de de kutlandı. Düzce Belediyesi’nde toplanan işçiler, sendika üyeleri, partililer ve vatandaşlar Anıtpark Meydanı’na kadar sloganlarla yürüdü.
Geçmişten günümüze hayatını kaybeden işçiler için saygı duruşunda bulunan topluluk, daha sonra İstiklal Marşı okudu. Ardından sendika yetkilileri teker teker işçileri selamladı.
Türk-iş temsilcisi Ali Işık yaptığı ortak açıklamada şu ifadelere yer verdi:
“1 Mayıs, insanca yaşamak ve daha güzel bir gelecek için çalışan, evine ekmek götürmek için alın teri döken milyonlarca emekçinin bayramıdır.
İşçisi memuru, kadını erkeği, genci emeklisi ile tüm emekçilerin birlikte taleplerini ve sınıf dayanışmasını yükselttiği gündür.
Sömürüye karşı 8 saatlik iş talebiyle 150 yıl önce başlayan mücadele, bugün meydanlarda, grev çadırlarında, direniş alanlarında tüm coşkusuyla devam ediyor.
İşçi sınıfının nice bedellerle elde ettiği kazanımları korumak için örgütlenmekten ve mücadele etmekten başka yolumuz yok. Sendika anayasal hakkımız ama işverenler emekçilerin ana yasal haklarını elinden almak için işçi atıyor yada mahkeme yolunu seçiyor, nerede kaldı ana yasa hakkımız nerede kaldı adalet bir an önce örgütlenmenin önündeki engeller kaldırılmalıdır.
Bugün ülkemizin dört bir yanında 1 Mayıs meydanlarında, emeğin taleplerini yükselteceğiz…
İşsizliğe ve taşeron çalışmaya dur diyeceğiz. Yoksulluğa ve kayıt dışılığa karşı güvenceli çalışmayı ve insanca yaşam ücretini savunacağız. Hayat pahalılığına ve vergide adaletsizliğe hayır diyeceğiz… kamusal hakların gasp edilmesine eğitim ve sağlık hizmetlerinin ticarileştirilmesine karşı eşit ve parasız hizmet hakkı istiyoruz. Temel tüketim maddelerinde dolaylı vergilerin sıfıra indirilmesini istiyoruz.
Ekonomik sıkıntıların faturasının her defasında bizlere kesilmesine itiraz ediyoruz. İşler yolunda giderken kasalarını dolduranlar, şimdi bizden fedakârlık yapmamızı istiyorlar. Kriz fırsatçılığı yapıyorlar.
Daha fazla kemer sıkamayız…
Asgari ücret 22 bin Tl açlık ve yoksulluk rakamlarının altına kaldığı bir ülkede geçinmeye çalışıyoruz. biz sendikalar olarak daha çok ses çıkarıyoruz ama nedense asgari ücretliler sendikalı olma gibi çabaları yok sendikalı olsalar asgari ücrete mahkum kalmayacaklar. Bütün düzce emekçilerinin sendikalı olmaya davet ediyoruz.
Temel ihtiyaç ürünleri ve gıda fiyatları alıp başını gitti. Fiyatlar günlük artarken, ücretlerimiz yıllık veya 6 aylık artıyor. Asgari ücret enflasyonun da altında düşük bir oranda yükseltildi ve sefalet düzeyinde bırakıldı. Ücretler sabit kalırken, harcamalarımız her geçen gün büyüyor. Emekçiler borç batağına saplandı. İşçinin, memurun, emeklinin borçları sürekli katlanıyor.
Bu durum yetmezmiş gibi ücretten yapılan vergi kesintileri yıl ortasından itibaren yükseliyor. Gelir vergisi dilimleri adaletsiz biçimde belirleniyor.
Gelir vergisi dilim sınırları, enflasyonun dahi altında arttırılıyor. Ücretlilerden daha fazla vergi almak için her şeyi yapıyorlar. Yılda 2-3 aylık ücretimiz, vergiye gidiyor.
Bir yanda işverenler diğer yanda hükümet, tüm kazanımlarımıza göz dikmiş durumda… Kıdem tazminatımızın tartışma konusu yapılmasından bıktık. En temel hakkımızı vermeyeceğimizi defalarca meydanlardan haykırdık, uğruna büyük mücadele verdik.
Esnek istihdam, taşeron çalışma ve kiralık işçilik ile sömürüyü derinleştirmeyi hedefliyorlar. Sendikalaşmanın ve sendikal hakların önüne birçok engel çıkartılıyor. Sermaye, örgütsüz işçi ve sendikasız işyeri istiyor. Grev yasakları ve grev ertelemeleri ile toplu sözleşme hakkımız da elimizden alınıyor.
Fabrikalarda, madenlerde, atölyelerde iş cinayetlerinde her gün biz ölüyoruz. Bedeli canımızla, kararan yaşamlarımızla ödüyoruz.
Artık yeter! Alınteri döküyor, onurumuzla çalışıyoruz. Çocuklarımıza güzel bir gelecek bırakmak istiyoruz.
Petrol arama ve üretiminde, tarımda, madenlerde, metal, kimya, tekstil fabrikalarında, ilaç sektöründe, kamuda ve hizmet işlerinde, yani hayatın her alanında çarkları döndüren bizleriz.
Emeğimizin karşılığını almak en doğal hakkımız. Düşük ücret dayatmasını kabul etmiyoruz. Çalışma koşullarının iyileştirilmesini ve insan onuruna yakışır bir iş talep ediyoruz.
Ülkemize yıllarca vergisini vermiş, SGK primini ödemiş emeklilere, 14 bin 500 TL aylık reva gören bize yönetenler bu parayla 1 ay geçinsinler de görelim. Açlık sınırının neredeyse yarısı kadar bir paraya geçinmeye mecbur bırakılan emeklilere, insanca yaşayabilecekleri şartlar oluşturulmalıdır. Aylık bağlama oranları ve aylık düzeyi derhal yükseltilmelidir. Bu yanlışlığı düzetmek için 2008 öncesi emekli maaşı hesaplama sistemine geri dönülmelidir.
İşçiye düşük ücret dayatılırken, kamuda hem memurlara hem de kamu işçilerine ise “kemer sıkma” programının bedeli ödetiliyor. Yüksek risklerle zor şartlarla çalışıp, ülkemizin enerjide bağımsız olması, yüksek katmadeğerli bor madenciliğinin gelişmesi ve stratejik savunma sanayisi için ter döken işçiler ve üyelerimiz, emeklerinin karşılığını almalıdır. Kamu işçi kesimini kapsayan Çerçeve Protokolü ve müzakere sürecinde bu haksızlıklar giderilmelidir.
İnsanı yaşat ki devlet yaşasın düsturu ile yola çıkarak sağlık ve sosyal hizmet çalışanları 7/24 verdikleri sağlık hizmetinin karşılığı olarak insanca çalışmak, insança yaşamak ve emeğinin karşılığını almak istiyor.
Bu bağlamda yanlış meslek kodlarının düzeltilmesini aile yılında aile bütünlüğünün sağlanması adına tayin ve becayiş hakkının verilmesini, üzerindeki ağır vergi yükünün düşürülerek vergide adaletin sağlanmasını 696 sayılı KHK nın yeniden düzenlenerek değiştirilmesini grev ve eylem hakkının verilmesini görüşülmekte olan kamu toplu iş sözleşmesi teklifi dikkate alınarak yaşanabilir bir ücret verilmesini istiyoruz.
Bütün Toplu İş Sözleşmelerde olduğu gibi şu an hali hazırda görüşülmekte olan Kamu Toplu İş Sözleşmelerinin Konfederasyonlarımızın teklifleri dikkate alınarak, herkese insanca yaşayacağı şekilde bir ücret verilmelidir.
Siyasi ve sosyal baskılar arttığında önce işçi sınıfının haklarını kaybettiğini, darbelerden, olağanüstü halden ve sıkıyönetim dönemlerinden biliyoruz. Seçme ve seçilme hakkı dahil temel haklarımız ile örgütlenme ve sendikal hakların birbirini tamamladığının farkındayız. Sendikal örgütlenmenin önündeki tüm engeller kaldırılmalıdır. Sendikal güvenceler arttırılmalıdır. Grev, örgütlenme ve toplu sözleşme hakkımızı sınırsız kullanmak istiyoruz.
Eğitim ve sağlık başta olmak üzere temel insani ihtiyaçlarımız ve sunulan hizmetler, tüm yurttaşlara eşit ve parasız sağlanmalıdır.
Güvenceli koşullarda, iş cinayetlerinde daha fazla işçi kardeşimizi kaybetmediğimiz güvenli bir çalışma ortamı istiyoruz.
Vergi sistemi adil hale getirilmeli, sermayeye aktarılan kaynaklar kesilmeli, bütçeden emekçilere ve sosyal harcamalara daha fazla pay ayrılmalıdır. İşçi daha fazla kazanırsa, ülke kazanır, refah artar. Ülkemize, demokrasiye, haklarımıza ve işimize bunun için sahip çıkıyoruz.
Emeğin birlik, dayanışma ve mücadele günü olan 1 Mayıs’ta taleplerimizi haykırıyor, daha güzel bir gelecek hayalimizin gerçek olması için emeğin mücadele bayrağını yükseltiyoruz, yükseltmeye de devam edeceğiz.
Düzce sendikalar platformu olarak Tüm emekçilerin ve üyelerimizin, birlik, dayanışma ve mücadele gününü kutluyoruz. 1 mayıs birlik, mücadele ve dayanışma günü tüm emekçilere kutlu olsun.
Yaşasın 1 Mayıs yaşasın sınıf dayanışması.”
Yapılan konuşmaların ardından program sona erdi.